Dünya Tabipler Birliği’nin Hasta Hakları Bildirgesi’nde şöyle yazar: “Hasta hakları yasal düzenlemeler, hükümet etkinlikleri ya da diğer yönetimler ve kurumlarca tanınmadığında, hekimler hakların sağlanması ve güvence altına alınması için gerekli araçları kullanmalıdır.”
Türkiye’de, biz hekimler hasta haklarını ve hekimlik değerlerini erozyona uğratan yasal düzenlemeler ve uygulamalarla sıklıkla karşı karşıya geliyoruz. Bunun son örneği olan 18 Ocak 2014 günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Torba Yasası” Türkiye sağlık ortamına daha da zarar verecektir. Bu şartlar altında iyi hekimlik yapmamız, nitelikli sağlık hizmeti vermemiz mümkün değildir.
İYİ HEKİM;
Bilgili ve donanımlı olur.
Hekimlik mesleği, bilimsel bilginin klinik kullanımı ile gerçekleştirilir. Altyapısı yetersiz tıp fakültelerinde, kalabalık sınıflarda eğitim alarak bilgili, donanımlı olunmaz. Hurafelerin bilimsel bilgi ile denk tutulduğu bir zihniyette iyi hekimliğe temel olan akademik bilginin içi boşalır. Tıp fakültelerinde eğitimi niteliksizleştiren ve yozlaştıran uygulamalara son verilmelidir.
Sağlıklı olma halinin sürdürülmesini önceler. Toplumun hasta olmaması için çalışır.
Birinci basamağın özelleştirildiği bir ortamda koruyucu sağlık hizmetleri sürdürülemez. Salgınların ortaya çıkması önlenemez. Yoksulluğun, eşitsizliğin, savaşın olduğu, doğanın ranta açıldığı, suların kirletildiği koşullarda toplum sağlığından söz edilemez. Koruyucu sağlık hizmetleri verilmeksizin hekim ve hastane sayısı artırılarak halkın sağlığı iyileştirilemez. Sağlığı bozan etmenler ortadan kaldırılmalı, sağlık sistemi koruyucu sağlık hizmetlerini verebilecek şekilde düzenlenmelidir.
Hekim hastası ile ilgili kararları sadece hastanın iyiliğini gözeterek verir ve güvene dayalı bir ilişki kurar.
Beş dakikada bir verilen randevular ile hastalara değil yeterli süre ayırmak, yüzlerine dahi bakılamaz. Bu koşullarda hasta hekime ve ilaca ulaşabilse de tedavi olamaz. Performans ve ciro kaygısı ile çalışırken; prim, provizyon, katkı katılım payı, performans puanı hasta ve hekim arasında dururken hizmetin niteliği öncelenemez. Hasta bilgilerinin gizliliğini ihlal konusunda hekim üzerinde baskılar olduğu bilinirken güvene dayalı ilişki kurulamaz. Performans sistemi kaldırılmalı, basamaklandırılmış sağlık hizmetine geçilmeli ve sağlık hizmetinin kamusal bir hizmet olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Hasta bilgilerinin gizliliğini ihlal eden uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Uygun çalışma ortamı ve koşullarını talep eder.
Pek çok aşamada hasta ve hekimi karşı karşıya getiren, bedelini sağlık çalışanlarının şiddete uğrayarak ödediği bir sağlık sistemi kabul edilemez. Hastasından şiddet görmekten korkan, aklında bu korkuyla hizmet veren hekim sağlık hizmeti veremez. Aşırı çalışma da hekimin can güvenliğini tehdit eder. 36 saat uykusuz kalan bir hekim, hem kendi sağlığına hem de hastasının sağlığına zarar verebilir. İnsanca çalışma koşulları, tanımlı mesai saatleri ve hekim onuruna yakışır bir gelir güvencesi sağlanmadan hekimlerin iş yerinde huzur ile çalışması, hastalarına faydalı olması beklenmemelidir. Çalışma koşulları insanca bir şekilde düzenlenmelidir. Hekimlerin can, iş ve gelir güvencesi sağlanmalıdır.